Ziyaretşi defteri


İsminiz:
E-mail adresiniz:
Siteniz:
Mesajın:

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8  9  10 Devam -> 
İsim:devrimci
E-mail:devgrimci_devrimcimynet.com
Site:-
Zaman:11.02.2010, 08:56 (UTC)
Mesaj:PKK SOLU SINDIRDI(!)

PKK’nin Kürt milliyetçiligi argümani ile insanlar üzerinde baski kurarak ve karsi gelenleri sindirerek, korkutma amaçli bir politika yürütmeyi aliskanlik haline getirdigi biliniyor.
Son dönemlerde PKK’nin yan kuruluslari araciligiyla sola hâkimiyet kurma çalismalarini sürdürmesi, bu maksatla sudan bahanelerle sürekli çatisma ortami yaratmasi seklinde tezahür eden süreç, sol örgütler tarafindan kaygi ile izleniyor.
Irkçi ve sovenist bir yaklasimla hareket eden PKK yandaslari, her firsatta ellerini devrimci kanina bulastirmaktan çekinmiyor. Bir yandan da Kürt milliyetçiligini ön plana çikaran politikalarini onlara dayatiyor.
Sol ise yasananlari ya görmezden gelmeyi ya da Kürt kökenli vatandaslarla problemleri olmadigi ve bir sorun yasanmadigi savunusunu yapmayi tercih ediyor.
PKK’nin bu tavri karsisinda solun sesiz kalmasindan cesaret bulan Kürtçü olusumlar ise daha pervasizca davraniyor.
Nitekim PKK’nin, Istanbul/Gazi, Gülensu, Gülensu Nurtepe, Alibeyköy ve İzmir’de, Diyarbakir’da DHKP/C’ye yaptigi saldirilarin bu süreçte meydana gelmesi ve DHKP/C’lilerin faaliyetlerinin engellenmesi girisimleri bu dayatmanin ulastigi boyutlari bize gösteriyor.
Öte yandan MLKP ve MKP’nin bazi gerçekleri görmeden/göremeden PKK’ya arka çikmalari ve destek vermeleri ise anlasilir bir durum degil.
Gerçek solcularin PKK saldirilari karsisindaki suskunlugu, solu ve ideolojisini savunamamasi ise ayri bir sorun.
Oysa bir zamanlar sol ideolojinin oldugu yerde PKK ve yandaslari barinamazdi. Simdi ne oldu da sol, teslimiyetçi bir tutum içinde yerlerde sürünerek PKK destekçisi olmaya basladi(!).
Bu durumu devrimcilere açiklamak oldukça zor(!)…
Devrimci ilkeleri hiçe sayan bu yeni sol(!) anlayis, gönül maceralariyla ve örgütlerden kopuslarla ugrasmaktan bir türlü gerçek çizgisini oturtmayi basaramadi.
Gelinen süreçte devrimci sol kimlik ile PKK kuyrukçulugunun bagdastirilmasi ise “nasil bir sol?” sorusunun gündemdeki yerini pekistirdi.
Bekleyip görecegiz kaybedilen zaman, yok olan ise sol ideoloji yorum sizin…
Devrimci

İsim:devrimci
E-mail:devrimci_devrimcimynet.com
Site:-
Zaman:27.01.2010, 13:29 (UTC)
Mesaj:
BÖYLE OLACAGI BELLIYDI

Türkiye Ihtilalci Komünistler Birligi(TIKB)’nde uzun süreden beri devam eden huzursuzluk yeni bir boyut kazandi.
TIKB'nin yayin organi Alinteri Gazetesi'nin internet sitesinde; “TIKB 4. Konferans Sonuç Bildirgesi” basligi altinda 13 Ocak 2010 tarihinde yayinlanan yazida, “Örgütün 4. Konferansini gerçeklestirdigi, konferans sürecinin bölünme ile sonuçlandigi, liberal sag tasfiyeci olarak nitelendirilen bir grubun örgütten resmen koptugu” belirtildi.
Zaten, kisisel ihtiraslar ve çikarlarin ön plana çikmasi sonucu meydana gelen olumsuzluklar, devrimci ahlaka uymayan hareketlerin yasanmasi, maddi sikintilar, merkez kadrolarin kendilerini riske etmeden örgütü yurtdisindan yönlendirme girisimleri, yurtiçi gelismelerden ve huzursuzluklardan uzak kalmalari gibi etmenler sonun yaklastigini gösteriyordu.
TIKB’nin bu noktaya gelinmesinde, örgütün faaliyetlerinde kadro ve finans sorunu nedeniyle daralma yasanmasi, cezaevinden çikan üst düzey mensuplarin faaliyetleri yönlendirme açisindan yetersiz kalmasi, kadrolarin huzursuz ve moralsiz olmasi, örgütten kopmalar/hizip olaylarinin yasanmasi gibi etmenler de büyük rol oynadi.
Bütün bu gelismeler sonucunda, yurtdisinda yasamini sürdüren ancak sahaya inmeyen bunun yaninda örgütü sahiplenmeye çalisan “Kenan Güngör” ve “Haci Selim Açan” arasindaki iktidar mücadelesinin kiyasiya devam etmesi ve 4. Konferansin ardindan yasananlar örgütü, “Kenancilar” ve “Selimciler” olmak üzere iki ayri hizip grubuna ayirdi.
Örgüte hâkim olma çabasi içindeki “Kenancilar” ise alt kadrolari etkilemek ve saflarina çekmek amaciyla bazi gizli görüsmelerde bulunmaya ve diger kadrolari örgütü parçalamakla suçlamaya basladilar.
Kisitli bir kadro yapisina sahip olan TIKB’nin bu süreçte, yayin organi “Alinteri”nin yasamina son vermesi ise(!) örgüt kadrolari arasindaki kopuklugun ulastigi boyutu göstermesi açisindan önemli...
“Kenancilar” ve “Selimciler” disinda kalan diger hizip grubu ise, örgütün mevcut durumuyla faaliyetlerine devam edecegi, örgütü bugünkü duruma getirenlerin en kisa sürede tasfiye edilecegi ve örgütün eski gücüne yeniden kavusacagi safsatalari ile kendilerini avutuyor.
Görünen o ki, TIKB’de yasanan parçalanma süreci hiz kazanarak, tarihteki yerini alacak ve böylece Türk solu içindeki misyonunu tamamlamis olacak. Devrimci

İsim:diren ardic
E-mail:direnardicyahoo.com
Site:-
Zaman:22.01.2010, 07:48 (UTC)
Mesaj:
ADANA’DA BIRSEYLER OLUYOR

Adana’nin kenar mahallelerinde sol gruplarla Kürtçü olusumlar arasindaki sikintilar ve zitlasmalar devam ediyor.
Yörede yasayan ve PKK görüsleri dogrultusunda hareket edenler ile DHKP/C yandaslari arasindaki hâkimiyet kurma yarisi giderek tirmaniyor.
Adana’daki çatisma ortaminin olusmasina, Edirne’deki protesto eyleminde DHKP/C yandaslarinin “Biz PKK’li degiliz” seklinde attigi sloganlarin neden oldugu saniliyor.
PKK’ya yakin çevreler kullanilan sloganlarla, PKK’lilarin hedef gösterildigine ve asagilandiklarina inaniyor.
Amaçlarini maske altinda tutmaya çalisan DHKP/C’liler ise kendilerini her ortamda “Halk Cepheli” olarak lanse ettiklerini iddia ediyor.
Ayrica, olaydan sonra mahalle aralarinda Kürtlere gözdagi vermek için gruplar halinde ellerinde sopalarla dolasildigi yönünde iddialar da gündemde...
Anlasilan o ki, DHKP/C, Istanbul/Maltepe/Gülsuyu-Gülensu Mahalleleri'nde yasanan dernek baskinlarini ve dernek yöneticilerinin basina gelenleri Adana’da yeniden yasamak istemiyor...
DHKP/C, PKK’lilarin el altindan uyusturucu satmalarina ve kullanmalarina karsi çikiyor. Ancak PKK aleyhine yazilara sikça yer verilen “Yürüyüs Dergisi”ni ayni mekânda satmaktan da geri kalmiyor.
DHKP/C yandaslari, mahalle sakinleri arasinda bulunan Kürt/Alevi görüslüleri de yanlarina çekmek için çesitli toplantilar düzenliyor.
DHKP/C’nin asiri güç kaybindan dogan hirçinligindan yararlanmak isteyen Kürtçü olusumlar ise, örgütten kopanlari kendi bünyesine katma çabasi içinde...
Irkçi ve sovenist bir yaklasim sergileyen PKK yanlisi ögrenciler tarafindan, “Buralar Bizimdir” anlayisiyla DHKP/C’nin çalismalarini engellenmeye çalisilmasi ise olaylari daha da içinden çikilmaz hale getiriyor.
Örgütlere yardim yapmayanlar, haraç vermeyenler üzerindeki baskilar ise varligini sürdürüyor. Ancak bu gelismeler, Adana’yi ve yakin illeri patlamaya hazir bir bomba haline getiriyor.
Görünen o ki, Edirne’de halkin öfkesiyle karsilasanlar, belki de burada daha sert bir karsilik alacaklar.

Diren Ardiç

İsim:ali bozdogan
E-mail:alibozdogan65mynet.com
Site:-
Zaman:14.01.2010, 08:36 (UTC)
Mesaj:DIRENCIN KIRILDIGI AN

Terör örgütü propagandasi yaptiklari gerekçesiyle tutuklanan örgüt üyelerine destek vermek amaciyla çesitli illerden gelen, ancak Edirne’ye girislerine izin verilmeyen örgüt yandaslari umduklarini bulamadan eylem alanini (hezimet içinde!) terk ettiler.
Çocuklarinin terör organizasyonlarinin masasi olmasini istemeyen bazi anne ve babalar evlatlarini almak için protesto alanina kadar geldiler. Örgüt provokatörleriyle tartistilar, yapilanin yanlis oldugunu, çocuklarinin örgüt çikarlari için alet edildiklerini söyleyerek, örgüt yöneticilerini kamuoyu önünde mahkûm ettiler.
Protesto gösterilerinin devami süresince birçok arbede yasandi. Halk her seferinde protestocularin sehirlerine girmesine izin vermedi.
Medya da, protestoculara halkin karsi koyma eylemlerine genis yer ayirdi ve örgütün amaçsizligini gözler önüne seren görüntülere yer verdi.
Örgüt yöneticilerinin ise bu durum karsisindaki gergin ve sinirli halleri gözlerden kaçmadi. Halktan sempati bulacaklarini umanlar beklediklerini alamadilar. Bu durum ise onlari daha da hirçinlastirdi (Avukat Ebru Timtik’in tavirlari gibi).
Edirne halki, aileler ve esnaf bir bütün olarak protestoculara karsi direndi. Karsilikli sloganlar atildi. Hakli çikan Edirne halki oldu.
Basarisizlikla sonuçlanan bu eylemin ardindan, destekçi kitlesinin olay yerini terk etmesi ve onca zahmetten sonra umulanin gerçeklesmemesi, örgütün gelecegine iliskin bir karine olusturmasi açisindan önem tasiyor.
Ayrica göstericilerin kamuoyuna, PKK’li gibi lanse edilmeleri
de yapilan eylemin basarisizliginda büyük rol oynadi.
Bu güne kadar DHKP/C, KONGRA-GEL(PKK)’in gölgesinde ve onun yaptiklarini taklit ederek mevcudiyetini koruyabildi. Ancak yasananlar bu politikanin yanlisligini gösterdi.
Ayrica son günlerde kamuoyu nezdinde giderek itibar kaybeden PKK’nin da, kendi adinin bitmekte olan bir sol olusum tarafindan kullanmasina pek hos görü gösterdigi söylenemez(!).
Nitekim Istanbul 1 Mayis Mahallesi’nde yasananlar ortada…
Istanbul’da ve Edirne’deki basarisizliklar, DHKP/C’nin fikir üretemeyen, benligini kaybeden bir duruma düstügünü göstermesi açisindan önemli görünüyor.

Ali Bozdogan

İsim:baris onder
E-mail:baris_onderhotmail.com
Site:-
Zaman:07.01.2010, 12:47 (UTC)
Mesaj:


ÇOCUKLARIMIZA SAHIP ÇIKALIM
Terör örgütü DHKP/C’nin propagandasini yaptiklari gerekçesiyle tutuklanan 5 kisiye destek vermek amaciyla Istanbul'dan gelen ve kente girislerine izin verilmedigi için Babaeski'de bekleyen grubun içindeki kizini kalabaligin arasindan çikaran anne, örgüt yandasi avukat Ebru Timtik'e kamuoyu önünde ders verdi!
Anneler! Babalar! Örgüt yan kuruluslari vasitasiyla yurtiçi ve disinda organize edilen etkinlikler, kandirilmis kimi gençlerimiz tarafindan ilgi gören, sempati duyulan mekânlar olmaktadir. Edirne’de yasanan olaylar bunu bir kez daha gözler önüne sermistir.
Yarinlarimizi emanet edecegimiz genç dimaglari özellikle ögrencileri, terör organizasyonlari tarafindan finanse edilen mekânlardan uzak tutmak, dertlerine ortak olmak ve onlara bir arkadas gibi yaklasmak sizlerin en büyük ve önemli görevi olmalidir.
Tipki 17 yasindaki ögrenci Alev E'nin annesi Güler E. ve akrabalarinin çocuklarini sahiplenmesi ve kizlarinin terör örgütü tarafindan olaylarin içine itilmesinin önlenmesi gibi.
Daha önceki anne ve babalar bu olaydaki kadar sansli degillerdi...
Adalet Bakanligi’na patlayici maddeyle ve üzerinde Muharrem Akyurt adina düzenlenmis sahte bir kimlikle girmeye çalisan canli bomba Eyüp Beyaz, örgütün emellerini yerine getiremeden olay yerinde hayatini kaybetti.
Olayin ardindan Eyüp Beyaz’in babasi Ilgar Beyaz Adalet Bakanini ziyaret ederek, “Büyük geçmis olsun, her ne kadar acimiz, üzüntümüz varsa da… Keske hiç olmasaydi. Oglumun yolu iyi yol degildi, oglum Giresun Egitim Fakültesi Sinif Ögretmenligi Bölümünde okudugu dönemde terör örgütünün agina düstü.” diyerek, gençlere ve diger anne, babalara, teröre karsi uyanik olmalari çagrisinda bulunarak bundan bir ders çikarilmasini istemisti.
Oysa Ilgar Beyaz’da, Güler E. gibi zamaninda çocuguna sahip çikabilseydi belki de, Eyüp Beyaz simdi aramizda olacakti.
Babaeski’de yasanan olayin çarpici bir örnek olusturmasi ve terör örgütlerinin gençlerimizi kendi emelleri dogrultusunda kullanmasina engel olunmasi için bütün anne, babalara ve toplumun tüm duyarli kesimlerine önemli görevler düsüyor.

Baris Önder

İsim:baris onder
E-mail:baris_onderhotmail.com
Site:-
Zaman:15.12.2009, 07:32 (UTC)
Mesaj:
19 ARALIK YAKLASIRKEN
Bilindigi gibi, DHKP/C ve benzeri organizasyonlar yillar boyu cezaevlerini, ideolojik egitim alanina dönüstürerek toplumsal huzursuzluklarin artmasina neden olan terör merkezleri haline getirmislerdi.
Cezaevlerinin birer terör yuvasina dönüsmesinin engellenmesi, tutuklu ve hükümlülere daha insanca yasam alanlari olusturulmasi için “F Tipi” cezaevleri kurulmustu…
Bu gelisme üzerine terör örgütü DHKP/C, 122 genç insanin hayatini kaybetmesiyle sonuçlanan, “Ölüm Orucu Eylemleri”ni baslatmisti…
Günümüzde, “F Tipi” cezaevi uygulamalari ve insan haklari kavraminin sadece ideolojik ve siyasi çerçeveden ele alinarak, terör örgütlerinin çikarlari dogrultusunda kullanildigi açikça görülmektedir.
Avrupa İskenceyi Önleme Komitesi’nin 11 Mart 1977 tarihli karari ile “kogus” sistemi yerine, “F Tipi” olarak adlandirilan Avrupa normlarina uygun “oda sistemi” cezaevlerine geçilerek, yüz kisilik büyük kogus sistemi kaldirilmis ve bunlarin yerine küçük odali modern cezaevi sistemine geçilmistir.

İsim:devrimci
E-mail:devrimci_devrimcimynet.com
Site:-
Zaman:03.12.2009, 12:24 (UTC)
Mesaj:
DOST ACI SÖYLER

“Yürüyüs Dergisi”nde (Kasim 2009), “Atilim Dergisi”ni hedef alan ve onu devrimci ruha ihanetle suçlayan bir yazi yayinlandi…
Yürüyüs dergisi elestirisinde ne kadar haklidir bilinmez(!) Ama bir gerçek var ortada, Atilim uzunca bir süredir devrimci çizgisinden koparak PKK’nin kuyrugundan gitmeye basladi...
Atilim M/L bakis açisini terk eden bir politika izleyerek, Kürt milliyetçi, irkçi hareketinin elestirisini yapacagina onun uyguladigi politikaya çanak tutmaya çalisiyor.
Bununla da yetinmeyerek, geçtigimiz günlerde savundugu ideolojiye ters düsen bir harekette bulunarak parti kurmaya yelteniyor.
Önümüzdeki günlerde olayin resmi boyuta tasinmasi ile birlikte daha önce ayni yanilgiya düsen ÖDP, EMEP, TKP, SDP, SP… gibi, Atilim çevresi de (MLKP) daha kimliksiz bir yapiya dönüsecek.
Yürüyüs, Ezilenlerin Sosyalist Platformu adiyla baslayan ancak sonunda Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) adiyla legal bir siyasi parti haline gelmesiyle birlikte, örgütün (MLKP) tasfiye olacagini öne sürerek bu hareketi
M/L’me bir ihanet olarak gördügünü dile getiriyor.
Partilesmesi durumunda ise Kürt milliyetçi hareketinin soven politikasinin arkasina takilarak, onun saksakçiligini yapacagini ima ediyor.
MLKP kendisi disindaki olusumlarin, PKK’yi elestirmesine tahammül gösteremedigi gibi onun avukatligina da soyunuyor.
Devrimci mücadeleden kopan, kaçan adeta PKK’yi siginilacak bir liman olarak gören MLKP, adina yakismayacak bir tutum sergilediginin acaba farkinda mi?
Zaten kuruldugu günden buyana tutarli bir politika ortaya koyamayan, güç kimdeyse onun arkasindan giden, fikir üretemeyen MLKP’nin bu gün bu duruma gelmesi gayet dogal(!)
MLKP’de, 1980 sonrasi mücadele gücünü kaybeden, ya da ortama ayak uydurmaya çalisan sol olusumlarin yok oluslari gibi, tarih sayfalarindaki tozlu yerini alacak gibi görünüyor.
Simdi MLKP logosunun altina “Mücadeleye ihanet etti kendisini yerlerde sürünür buldu…” sözlerini yazarsak yanlis bir sey yapmis olmayiz…

Devrimci





İsim:baris onder
E-mail:baris_onderhotmail.com
Site:-
Zaman:19.11.2009, 14:50 (UTC)
Mesaj:ALMANYA SERBEST BIRAKTI! ANCAK!

Almanya Federal Mahkemesi, Alman Ceza Yasasi'nin terörle ilgili suçlari düzenleyen 129/a ve 129/b maddeleri uyarinca, DHKP/C üyeliginden ve örgütsel faaliyetlerden dolayi Stuttgart/Stammheim'da tutuklu yargilanmakta olan DHKP/C üyelerinden Hasan Subasi ve Ilhan Demirtas’in serbest birakildigini açikladi.
Cezaevi yetkilileri “Hasan Subasi’nin Cezaevinde kaldigi süre içersinde psikolojisinin bozuldugunu, kendisini ziyarete gelen olmadigini ve bunalima girdigini” bildirdi.
Subasi’nin yakin çevresine yaptigi açiklamalarda, “Örgüt üyesi olmasi, yeterli dil bilmemesi ve cezaevi kosullarinin agirligi nedeniyle çok sikintili günler geçirdigini, cezaevindeki tecrit kosullarinin ve yasamin ruhi dengesini bozdugunu, panik ataklar yasadigini, cezaevinden tahliye edilirken savci tarafindan tekrar örgütsel faaliyetlere girmesi durumunda derhal tutuklanacagi ve sinirdisi edilecegi yönünde tehdit edildigini, bir süre kimseyle görüsmek istemedigini” belirttigi öne sürülüyor.
Yakinlari ise; “Cezaevine girmeden önce Alevilere yönelik ‘Kerbela Dergisi’ni çikardigini, saglikli bir yapiya sahip oldugunu, ancak cezaevinde yasadigi o korkunç günlerde dislerinin ve saçlarinin döküldügünü, kalan saçlarinin tamamen beyazlastigini, ellerinin titredigini, böbreklerinde sorunlar yasadigini” ifade ettiler.
Subasi, dergi çalisanlarina “Örgütün Almanya sorumlularinin kendisine sahip çikmamalarindan, cezaevinde ziyaret etmemelerinden, ihtiyaçlarini dahi karsilamamalarindan, buna ragmen cezaevi korkusunu üzerinden atarak bir an önce faaliyetlere dönmesini istemelerinden” yakindi.
Hasan Subasi’nin yaptigi vicdan muhasebesinden sonra, örgüt sorumlularina; “Alman hâkime örgüt faaliyetlerini birakma sözü verdigini, bu nedenle serbest birakildigini, aksi bir durumda ise yeniden 129/a ve 129/b terörle mücadele maddeleri geregince yargilanacagini, Almanya’da örgütsel bir faaliyet içerisine tekrar dönmesinin mümkün olamayacagini, dayanma gücünün kalmadigini ve örgütsel faaliyetlere artik katilmak istemedigini” söyledigi kaydedildi.
Almanya’nin teröre karsi aldigi siki önlemler (129. madde), cezaevi kosullarinin zorlugu ve sinirdisi edilme korkusu gibi etmenler nedeni ile artik Subasi gibi örgüt üyeleri Almanya’da ve diger Avrupa ülkelerinde sadece oturma ve çalisma izni almaya yönelik mücadele verecekler gibi görünüyor…

Örgüt tarafindan sahip çikilmamak bu olsa gerek!
Baris Önder

İsim:diren ardıç
E-mail:direnardýçyahoo.com
Site:-
Zaman:11.11.2009, 08:11 (UTC)
Mesaj:
ÖFKE DINMIYOR
Demokratik açilima ayak uyduramayan ve PKK karsisinda güç kaybeden DHKP/C kendisini PKK saldirilarindan koruyamiyor!
Istanbul’da 1 Mayis mahallesinde DHKP/C paralelinde örgütsel faaliyetlerde bulunan Anadolu Haklar Derneoi(AHD) 9 Kasim tarihinde PKK yandasi kisiler tarafindan basildi.
Yüzlerinde maskeler, ellerinde sopalar bulunan PKK mensuplari dernektekileri silahla tehdit ettikleri gibi, binayi da Molotof kokteyli atmak suretiyle yakmaya çalistilar.
Dernekte bulunan DHKP/C üyelerinden Cem K. olay sirasinda aoir sekilde darp edildi. Hastaneye kaldirilan Cem’in doktorlar tarafindan beyin travmasi geçirdioi ifade edildi. Ayrica dernekte bulunan M.A’da dövüldü…
DHKP/C yandaslarindan bazilari da PKK saldirilarindan nasiplerini alarak çesitli yerlerinden hafif yaralandilar.
Saldirilara DHKP/C görüsleri doorultusunda yayin yapan Yürüyüs Dergisi’nde PKK ile ilgili yazilara daha öncede ihtar edilmesine raomen yer verilmesinin ve aleyhte yazilar yazilmasinin neden olduou belirtiliyor.
AHD’ne yapilan saldiriyi yeterli bulmayan PKK’lilar, bir müddet sonra İstanbul Maltepe’de 1950’li yillarda kurulan ve simdilerde “Kentsel Dönüsüm” projeleriyle adindan sikça bahsedilen Gülensu Mahallesi’nde faaliyet yürüten “Gülsuyu Haklar Derneoi”ne saldirdilar ve burada bir basin açiklamasi yaptilar...
Açiklamada, Yürüyüs Dergisi’nde “kendilerine ve önderliklerine küfür edildioi” yönündeki görüslerini yineleyerek, tehditlerini sürdürdüler…
PKK’lilar, DHKP/C’nin dergideki yazilarini sürdürmesi halinde yeniden cezalandirmalara gideceklerini dile getirerek, dernek çalisanlarini da zorla disari çikartarak mahalle sakinlerinin gözleri önünde darp ettiler… Ayrica, DHKP/C mensuplari ile alay ederek, asaoilayici ifadeler kullandilar.
Böylece Gülensu Mahallesi’ndeki hâkimiyetini kaybeden DHKP/C bir kez daha halkin önünde küçük düsürülmüs oldu. Bu durum bölgede faaliyet yürüten dioer örgütler tarafindan AHD’nin giderek saygilioini yitirdioi seklinde yorumlandi.
Yasanan gelismeler, Istanbul’da PKK’nin Gülensu ve dioer mahallelerde etkin konuma geldioini, önceden bu bölgelerde hakimiyeti elinde bulunduran DHKP/C ile bünyesindeki olusumlari siddet kullanarak sindirmeye devam edeceoini gösteriyor. Diren Ardiç

İsim:ali bozdogan
E-mail:alibozdogan65mynet.com
Site:-
Zaman:05.11.2009, 13:59 (UTC)
Mesaj:

DHKP/C’DE SORUNLAR HAT SAFHADA
Dursun Karatas’in ölümünden buyana örgüt içerisinde sular durulmuyor.
Önce liderlik çekismeleri, sonrasinda örgütü sürükleyip götürecek lider vasfina sahip bir ismin olusturulamamasi, Musa Asoglu’nun liderligi ele geçirme çabasi, rakibi Aslan Tayfun Özkök’ün Güney Kibris’ta yakalanmasi ve Yunanistan’a gönderilmesi alt kadrolarda sikinti yaratiyor.
DHKP/C tarafindan dislanan Özkök, Yunanistan’da sefalet içerisinde dislanmis bir durumda yasamini sürdürüyor.
Kendisine, diger Türk kökenli sol örgütler ve Yunan soluna ait olusumlar tarafindan sahip çikiliyor. Yunan devletinden yardim saglanmaya çalisiliyor.
DHKP/C’nin bu vefasizligi ise örgütler tarafindan kötü bir örnek olarak algilaniyor.
Diger taraftan örgüt içi kopmalar ve çatismalar ise DHKP/C’yi sona dogru sürüklüyor.
Örgüt içi gönül maceralari ve bu iliskilere göz yumulmasi disiplinsizlige neden olurken, karsi koymalar ve uyarilar kopmalara yol açiyor.
Özellikle Istanbul’da yasanan olumsuzluklar ve sorunlar örgüt açisindan büyük önem kazaniyor. Örgütten uzaklasma noktasina gelenlerin ise psikolojisi bozuluyor ve bunalima giriyor.
Örgütsel toplantilara katimlar giderek azaliyor. Katilanlar ise huzursuzluk yaratiyor.
Son dönemde fikir ayriliklari nedeniyle üst kademede moral çöküntüsü yasanirken, örgütün tarihinde meydana gelen çesitli sikintilara ragmen, bu dönem kadar yogun ayrilis/kopuslarin kendini hissettirmedigi görülüyor.
Ölüm oruçlarinda yetismis birçok kadrolarini kaybeden DHKP/C simdilerde umudunu lise ve üniversite ögrencilerine baglamis durumda, ancak üst yönetim bunun da bir netice vermeyeceginin bilincinde çözüm arayisi içerisinde bocaliyor ve kadro giderek daraliyor.
Öte yandan, DHKP/C diger sol ve Kürtçü olusumlarla da sorunlar yasiyor.
Özellikle Istanbul’da Gazi Mahallesi, Okmeydani ve Nurtepe'deki etkinligini kaybetmesi örgüt içerisinde handikaplara neden oluyor.
Tüm olumsuzluklara ragmen örgütü ayakta tutmaya çalisanlar, maddi sikintilarin ötesinde hizlanan dagilmaya daha ne kadar dayanilabilecegini tartisiyor.
Ali Bozdogan

 
Bugün 13 ziyaretçi (40 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol