|
|
 |
İsim: | kazim | E-mail: | kazimsari158 yahoo.com | Site: | - | Zaman: | 28.12.2011, 13:00 (UTC) | Mesaj: |
ÖZPOLAT NE DURUMDA?
Düsseldorf Yüksek Mahkemesinde davasi devam eden DHKP/C’li Sadi Naci Özpolat 22 Aralik tarihinde bir kez daha hakim önüne çikti.
Bilindigi gibi, Fransa’da tutuklandiktan sonra Almanya’nin talebi üzerine bu ülkeye iade edilen ve Türkiye’de 1996 yilinda açlik grevi eylemleri emrini veren kisi olarak taninan Özpolat, simdi Alman adaletine hesap veriyor.
Federal Kriminal Dairesinden KRÖSCHEL adinda bir memurun taniklik ettigi durusmada, tanik Özpolat’in Almanya’ya örgütsel faaliyetlerde bulunmak için geldiginin anlasildigini, Almanya’daki seyahat özgürlügünü istismar ettigini söyledi.
Özpolat ise ifadesinde; Bana Türkiye’deki tutsaklik kosullarimi verin yeter ifadesiyle Almanya’daki tecrit kosullarinin agirligindan yakindi.
Ayrica, Türkiye’de cezaevinde Yürüyüs Dergisi’nin okunmasina izin verilirken, Almanya’da buna bile izin verilmediginden, kötü muamele yapildigindan, okuma özgürlügünün elinden alindigindan, parasina el konuldugundan, dislandigindan, hücresinin çok küçük oldugundan bahsederek bu konunun protokole geçmesini istedi.
Ülkesini, cezaevleri kosullarini elestiren, yoldaslarini bilerek ölüme gönderen Özpolat, anlasilan F Tipi cezaevi kosullarini mumla ariyor.
|
İsim: | sevtap | E-mail: | sevtaparicilar yahoo.com | Site: | - | Zaman: | 23.11.2011, 12:26 (UTC) | Mesaj: | BU EVLILIK OLMAZ
Posted by sevtap aricilar on 22/11/2011, 13:39:38
Almanya’dan gönderilen bir e-postada; “TKP/M-L’nin, 1994 yilinda hiziplesmeler nedeniyle parçalanmasinin ardindan,
“TKP/M-L Konferansçi” kesimin varligini koruyabilmek için istemeyerekte olsa KONGRA-GEL(PKK)’nin güdümüne girdigi,
Liderlik ve rant paylasimi baglaminda giderek artan tartismalar sonucunda küçülen örgütte, kadro zafiyeti yüzünden mevcut yapinin dagilmaya basladigi,
Hizipçilerin olusturdugu MKP’nin ise bir azinlik örgütü olmaktan öteye gidemedigi,
Tüm bu kan kaybina zaman zaman bir çözüm arayisina girenlerin örgütü toparlama çabalarinin ise bir sonuç vermedigi,
Konferansçi kesimin, öncelikle MKP yöneticilerinden, üst düzeyde köklü bir özelestiri verilmesi yönündeki taleplerinde israrci davrandigi, MKP içindeki bazi kendini bilmezlerin ise yayin organlarinda; Konferansçi kesimi eskiden oldugu gibi suçlamaya devam eden yazilar yayinlamaya devam ettigi ve örgütlerin bir çikmaza girdigi” belirtiliyor.
Görülüyor ki, hiziplesmeler ve görüs ayriliklarinin süregelmesi sonucunda, parçalara ayrilan örgütler, gerçek benliklerini ve ideolojilerini kaybettikleri gibi, yeniden fikir birligi olusturmakta da basarili olamiyorlar.
|
İsim: | devrimci | E-mail: | devrimci_devrimci mynet.com | Site: | - | Zaman: | 13.10.2011, 07:41 (UTC) | Mesaj: |
BASBAG NEDEN SAHIPLENILMIYOR?
Yunanistan’dan aldigim bir elektronik posta mesajinda; “Selanik’te ögrenci kimligiyle kiralanan evde Rus yapimi el bombasinin patlamasi sonucu feci sekilde can veren Mehmet Basbag’in cenazesi bugüne kadar onlarca devrimci cenazesine yapildigi gibi… Sahipsiz birakildi.
Gençliginin baharinda hayatini kaybeden devrimcinin cenazesini dayisinin oglu almasaydi, belki de Mehmet Basbag, Selanik’te kimsesizler mezarligina defnedilecekti…
Cenazeyi annesi Makbule Basbag’la birlikte teshis ederek alan dayioglu, örgütsel çalismalarindan dolayi kendisinden uzun süreden beri haberdar olamadiklarini, annesinin bu yüzden sagligini kaybettigini söyledi.
Cenazenin, Türkiye’ye gönderilmesine ise, anilanlarin disinda hiç kimse yardimda bulunmadi.” deniliyor.
Son günlerde DHKP/C’yi, hayatini kaybeden üyelerinin cenazelerini sahiplenmekten alikoyan ne?
|
İsim: | kazim sari | E-mail: | kazimsari158 yahoo.com | Site: | - | Zaman: | 09.09.2011, 07:05 (UTC) | Mesaj: | KÜRTLER NE YAPMAK ISTIYOR?
Pazar günü yapilan BDP kongresi, Kürt siyasetindeki ikiyüzlülügün, inisiyatifsizligin somut isaretlerini verdi…
Deniz Gezmis’in resminin, BDP kongresinde yer almasi ise bunun en bariz göstergesi.
Deniz Gezmis’in, Kürt kongresinde yer almasini anlamak mümkün degil.
BDP acaba bu tavri ile Abdullah Öcalan’i ve onun önderligine gölge düsürecek bu tutumuyla, sol kesime kur yapmaya mi çalisiyor(!) Kamuoyundan sakladigi daha baska hesaplari mi var?
Bu konuya enternasyonale inanan sol kesim tarafindan bir açiklik getirmeli ve solun önderlerinin mikro milliyetçilik yapan ideolojilerin figürani olmasi engellenmelidir.
Sol kesim kendi liderlerine ve savunduklari ideolojilerine sahip çikamadigi takdirde, süreç içerisinde Kürtlerin kuyruguna takilip daha öteye gidemeyecektir.
Yorum sizlerin.
|
İsim: | sidar | E-mail: | sidardaglar yahoo.com | Site: | - | Zaman: | 23.06.2011, 11:49 (UTC) | Mesaj: | Emek, Demokrası ve Ozgurluk Blogu'ndan, Ertugrul Kurkcu, Sırrı Sureyya Onder ve Abdullah Levent Tuzel'ı Meclıs'e solcuların degıl, BDP’lı Kurtlerın oyları getırdı.
MLKP/Ezılenlerın Sosyalıst Partısı (ESP)'nın destekledıgı Istanbul 1. Bolge bagımsız mılletvekılı adayı Ibrahım Cıcek de, BDP’nın kendı adayını one cıkarması ve destegını cekmesı yuzunden sansını kaybettı.
Cıcek ıcın verılen mesaj acıktı… BDP’ye hızmet vereceklere oncelık tanınmıstı.
Bu yuzden BDP’ne dıyet odemek zorunda kalacak olan E.Kurkcu, S.S. Onder ve L.Tuzel meclıste savundukları sol fıkırlerın arkasında durma fırsatı bulamayacaklar.
Onlar her seye ragmen gerceklerı gormelı ve ozlerıne donmelıdırler.
Devrımcıler, hıcbır zaman BDP’ne bedel odememelı ve onun usagı olmamalıdır.
|
İsim: | baris onder | E-mail: | baris_onder hotmail.com | Site: | - | Zaman: | 03.05.2011, 07:56 (UTC) | Mesaj: | 1 MAYIS
HEPIMIZE KUTLU OLSUN
1 Mayis, bütün dünyada emekçilerin uluslararasi birlik ve dayanisma günü olarak kutlanmaktadir.
Kutlamalarda sendikalar ve sendikacilar, sadece tepki koyan bir anlayistan uzaklasarak çözüm üreten ve alternatifler gelistiren yaklasimlarla daha basarili olabileceklerdir.
Sivil toplum örgütlerinin etkinliginin arttigi çagimizda, isçi ve memur sendikaciliginin da degisen ve gelisen yeni kosullara paralel olarak kendini yenilemesi, yeniliklere ayak uydurmasi ve kisacasi kendini sorgulayarak bu degisim sürecinden geçmesi kaçinilmazdir.
Çünkü endüstriyel demokrasi, çalisma hayatinin aktörlerinin nitelik ve niceliklerini degistirmistir.
Günümüzde, toplumsal degerlerin sürekli olarak ideolojiler tarafindan istismar edilmesi, belirsizliklerin hâkim olmasina neden olmakta ve bu durum, kaostan menfaat uman gruplarin disinda hiçbir kesime, kitleye arti bir deger katmamaktadir.
Bu nedenle, 1 Mayis’larin provokasyon pesindeki terör örgütlerinin emelleri için firsat olusturmasina ve bu güzel günün önceden ilan edilmis bir savas tarihi olarak algilanmasina tüm insanlik adina engel olunmalidir.
Terör örgütlerinin organize ettigi etkinliklerde sembol niteligindeki giyimleri ile kortej olusturarak törenlere katilmalari ve gerçeklestirdikleri provokasyonlarla çevreye zarar vererek, insanlari korkuya, endiseye sevk etmeleri ülkeye ve ülke imajina zarar vermekten öte bir anlam ifade etmemektedir.
Kutlanacak bu özel günü istismar etmeye çalisan terör örgütlerine (DHKP/C, PKK, MLKP, MKP vb.) karsi emekçilerimizin daha duyarli olmalari ve meydana gelebilecek her türlü olumsuzluga elbirligiyle karsi çikmalari umuduyla…
1 Mayislar kutlu olsun...
Baris Önder
|
İsim: | ali bozdogan | E-mail: | alibozdogan65 mynet.com | Site: | - | Zaman: | 21.04.2011, 11:06 (UTC) | Mesaj: | ISTANBUL’UN VAROSLARI
Anadolu’nun çesitli yörelerindeki zor kosullarindan kaçip, İstanbul’un varoslarinda yasama tutunmaya çalisan yoksul insanlar, halk için mücadele verdigini savunan DHKP/C’nin zulmünden kurtulamiyor.
Devrimcilikle bagdasir yönü bulunmayan uygulamalar karsisinda çaresiz kalan mahalle sakinleri her an cezalandirilma korkusuyla hakkini arayamiyor.
Son günlerde güvenlik güçlerinin yaptigi uygulamalar sonucunda yakalanan örgüt militanlarinin ifadeleri sonrasi bazi gerçekler ortaya çikmaya basladi.
Yakalanan DHKP/C üyelerinin arasinda “TCK'nin 87. Md. Sebebiyle Agirlasmis Yaralama”, “Mala Zarar Verme”, “Atesli Silahlar Kanununa Muhalefet”, “Ev ve Isyerinden Hirsizlik ve zorla para toplama” gibi mafyaya özgü suç isleyenler de yer aliyor.
Örgüt mensuplari sorgulamalardaki ifadelerinde “Eylem istiyorlar, ama bunu organize edecek parayi vermeyip, parayi nereden bulursaniz bulun diyorlar. Bizim para makinemiz mi var? Halktan aliyoruz iste, zaten onlarin kurtulusu için bütün bu yapilanlar” seklinde ifade veriyorlar.
Ortaya çikan manzaraya bakin!
-Esnafa gözdagi vererek, vergi adi altinda zorla para toplamak.
-Haraç vermeyenleri cezalandirmak, isyerlerini kundaklamak.
-Parasal gücü olmayanlarin ise “kamulastirma” adi altinda esyalarina el koymak.
Tüm bunlar halk adina ve halk için yapildigi iddia ediliyorsa, akla gelen su, DHKP/C’nin ideolojisi mi degisti? Yoksa örgüt mafyalasiyor mu?
Yorum sizin
|
İsim: | ali bozdogan | E-mail: | alibozdogan65 mynet.com | Site: | - | Zaman: | 24.03.2011, 10:10 (UTC) | Mesaj: | TACIZ EDEREK DEVRIMCI OLUNMAZ
Istanbul/Nurtepe bölgesi son günlerde sanki “taciz ve askin sergilendigi bir tiyatro sahnesini” andiriyor! Sözde devrimci(DHKP/C) maskesiyle yüzlerini örterek rol yapmaya çalisan bir takim örgüt mensubu, kendilerine yakismayan oyunlar sergilemeye devam ediyor.
En son sahneye koyduklari oyunun senaryosuna göre... Mahallenin namusunu koruyorlar(!)
Ama ayni oyuncular, Nurtepe Mahallesi’ndeki yasam sikintisi içerisindeki ailelerin 18 yasindan küçük kizlarini örgüt dernegine getirerek, güzel sözlerle onlari kandirarak, mahalle disindaki erkeklere pazarliyorlar.
Bu yaman çeliskiye örgüt üst yönetimi tarafindan da göz yumuluyor.
Onlar derneklerinde egitim çalismalari yapildigi, örgüte sempatizan kazandirildigi safsatalarina siginiyorlar.
Ancak bazi aileler kizlarinin kötü yola sürüklendiginin farkina varinca oyun bozuluyor. Bundan sonra örgüt yandaslari çirkin yüzlerini bir kez daha göstererek, aileleri tehdit ederek onlari durumu kabullenmeye, kabul etmeyenleri ise mahalleyi terk etmeye zorluyorlar.
Örgüt mensuplari tarafindan fuhsa yönelmeleri için tacize ugrayan bayanlar önceleri olayi saklamak istiyorlar, ancak taciz olayinin devam etmesi üzerine yakin arkadaslarina durumu anlatiyorlar.
Olay büyüyünce de tacizci bos durmuyor. Ve kizlar üzerinden baski kurulmaya devam ediliyor. Çogu kez bunda da basarili olunuyor.
Magdureler bir müddet sonra seslerini çikarmaz hale geliyorlar. Ama taciz iskencesi giderek büyüyor. Bayan arkadaslari ayni olaylarin kendi baslarina da geldigi için magdureye durumu abartmamasini, böyle olaylarla artik her yerde karsilasildigini ifade edebiliyorlar…
Böylece siginacak bir yeri olmayan magdure, örgüte ait dernekte barinmaya ve tacize ugramaya devam ediyor.
Bilindigi gibi Nurtepe disaridan göç almis maddi sikinti içerisindeki insanlarin yasadigi bir mahalle.
Nurtepe Haklar Dernegi'ne gelen birçok örgüt mensubu bayan sempatizan da yasananlarin duyulmasinin ardindan, dernekle iliskilerini kesmeye çalisiyor.
Bu durum ise devrimci ahlakin bazilarinin elinde nasil yozlastirildigini göstermesi açisindan ilginç(!)
Örgüt içerisinde yasananlar bir ilk degil, zira esi cezaevindeyken yine yol arkadaslariyla yasadigi askin tadini çikaran bazi bayan üyeler… Hala devrimi savunuyorlar... Elbette asksiz devrim olmaz…
Bir yandan da “fuhsa hayir” sloganlari ile örgüt aklanilmaya çalisiliyor.
Artik düsünün örgütün ne hale geldigini. Ömrünü örgüte adayan Dayinin ruhu nasil huzur içinde olabilir?
Ali Bozdogan
|
İsim: | devrimci | E-mail: | devrimci_devrimci mynet.com | Site: | - | Zaman: | 15.03.2011, 08:19 (UTC) | Mesaj: | MUTLAKA KARSILIK VERILMELI (?)
Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde 28 Subat 2011 günü asilan Türkiye Komünist Partisi(TKP) imzali bir bildiride, “Kürtlere iliskin menfi ifadeler bulundugu” iddiasiyla KONGRA-GEL(PKK)/Demokratik Yurtsever Gençlik (DYG) mensuplari ile TKP’liler arasinda yasanan sürtüsmeler giderek boyutlaniyor.
TKP'li ögrenciler tarafindan asilan afislerin indirilmesi yönünde girisimlerde bulunan Kürtçü görüse sahip ögrenciler, bu girisimlerinde basarili olamadilar ve yasanan arbedede yaralanmalar meydana geldi.
Diger taraftan, ODTÜ kampüsü içerisinde 07 Mart 2011 tarihinde yine TKP’liler tarafindan ayni içerikli afislerden asilmasi üzerine iki ögrenci grubu arasindaki gerilim tirmandi.
Bu durum üzerine KONGRA-GEL(PKK)/DYG mensuplari yasanan arbedenin ardindan, BDP’den destek arayisina girdiler ve bir süre devrimcilere saldirmak için hazirlik yaptilar.
DYG mensuplari bununla da yetinmeyip, anilan bildiride yer alan olumsuz ifadeler çikarilincaya kadar, TKP tarafindan DYG'ye gerçeklestirilecek her türlü satasmalara aninda karsilik verilmesi yönünde karar aldi.
Bu kapsamda DYG’liler, TKP aleyhinde bir bildiri hazirlayarak, bildirileri AÜ-Cebeci kampüsü içerisinde ve diger üniversitelerde dagitmayi, TKP mensuplarinin karsilik vermesi durumunda ise onlari cezalandirmayi kararlastirdilar.
Buna karsilik TKP’li ögrenciler geleneklerine sahip çikarak, KONGRA-GEL(PKK)’nin irkçi ve sovenist tutumuna karsi her ortamda karsilik verilecegini, bunun da okullarda güç gösterisine dönüsecegini ve zararli çikacak kesimin Kürtçü görüsü benimseyenler olacagini söylüyorlar.
Bilindigi gibi Ocak ayi içerisinde Hacettepe Üniversitesi(HÜ) Beytepe Kampüsü’nde, Bogaziçi Üniversitesi'nde düzenlenecek Üniversite Konferansi ile ilgili bir brosür dagitilmasi üzerine Türkiye Komünist Partisi(TKP) mensubu ögrenciler, PKK’lilar tarafindan darp edilmisti.
Son gelismelerin artik sabrin sinirlarini zorladigini savunan TKP’liler, bu durumda gerekli karsiligi vermeye hazir bekliyor.
|
İsim: | zeynep ozgur | E-mail: | zeynep_oz hotmail.com | Site: | - | Zaman: | 02.03.2011, 11:58 (UTC) | Mesaj: | KADINLAR GÜNÜ
Bilindigi gibi, Amerika'nin New York kentinde 8 Mart 1857 tarihinde greve giden 40 bin kadin dokuma isçisinden 129 kadinin hayatini kaybetmesi ve onlarin anisina 1910 yilinda toplanan Sosyalist Enternasyonal, 8 Marti “Dünya emekçi kadinlar günü” ilan etti.
Türk kadini, basta egitim hakki olmak üzere Osmanli Devleti zamaninda baslayan girisimlerini, Cumhuriyetin kurulus yillarina uzanan süreçte kazanima dönüstürmeyi basardi...
Uzun yillar önce dünyanin birçok yerinde kadinlar ugursuz sayilirken, meclislere alinmayip, sözlerine deger verilmezken, Anadolu'daki kadinlar “Kadinlar Birligi”ni kurmuslardi.
1895-1908 yillari arasinda “Kadinlar Dünyasi”, “Türk Kadini”, “Süs”, “Türk Kadin Yolu” isimli dergilerin yayinlanmasi ise Türk toplumunda kadina verilen degerin önemli bir göstergesidir.
Büyük Önder Atatürk'ün Avrupa'nin en köklü demokrasilerinden Fransa, Italya ve Isviçre'den önce Türk kadinlarina, seçme seçilme hakkini vermesi ise Cumhuriyetin temelinin kadinlarin emegi ile islenmesini sagladiginin bir nisanesidir.
Kadinlarimizin üretime ve yönetime katilma imkânina kavusmalari halinde, toplumsal gelisme çabalarinda etkin ve çok önemli roller üstlendigine tanik oluyoruz. Hiçbir yerde, kadinlarin emegi ve katkisi olmadan saglikli bir sekilde gelismenin, kalkinmanin, demokratiklesmenin mümkün olamayacagi artik bilinen gerçektir.
Günümüzde kadinlarin, sosyal, ekonomik ve politik katkilarina her zamankinden fazla ihtiyaç duyulmaktadir.
Öte yandan, Dünya Kadinlar Günü’nün geçmiste oldugu gibi bu yil da yasadisi örgüt ve yandaslarinin istismarina vasita olmasi beklenilmektedir.
Bu nedenle, toplumun vazgeçilmez bir parçasi olan kadinlarimizin haklarini yasal süreçler çerçevesinde savunmalari önem kazanmaktadir.
21. yüzyil Türkiye'sinde kadinlarin toplumdaki konumlarinin güçlendirilmesi konusunda hala atilmasi gereken adimlarin oldugu da bir gerçektir.
Kadinlarin sadece her 8 Mart’ta degil, yilin diger 364 günün de de esit haklarla toplumdaki yerlerini almalari dilegi ile ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadinlarin bu özel gününü kutluyorum.
|
|
|
 |
|
|
|
|